Sorunu sor hemen cevaplansın.
Demir Çağı Nedir
Demir Çağı, genel olarak Bronz Çağı’ndan sonra gelen, demirin çeşitli alet ve silah yapımında esas malzeme olarak kullanıldığı bir arkeolojik devirdir. Demir Çağı, insanlık tarihinin ilkçağlarında, hayvanları öldürmek için kullanılan keskin bıçakların, ağaç kesmeye yarayan baltaların ve savaş aracı olan kılıçların demirden yapılmaya başlandığı döneme verilen addır.
Demir çağı ne zaman başladı (M.Ö. 1200-750)
Demir Çağı, Tunç Çağı'ndan sonradır.
Demirin bulunup işlenmesi insanlık tarihinin en önemli buluşlarından biridir. Başlangıçta “dövme” tekniği ile demirden az sayıda araç üretilebilmiştir. Bu çağda üretim artmış, ticaret ve silah yapım teknikleri gelişmiştir. Küçük şehir devletlerinin yerine büyük devletler almaya başlamıştır. Bu devrim sonunda yazının bulunmasıyla Tarih Çağlarına geçilmiştir.
Demir Çağındaki Gelişmeler
Çağın ilk dönemlerinde eskinin büyük imparatorlukları yerini tüccar ve zanaatçıların ağırlıkta olduğu küçük kent devletlerine bıraktı. Ucuz demirden yapılan tarım aletlerinin bollaşması tarımın hızla gelişmesine yol açtı. Ayrıca kıskaç, pergel, kerpeten gibi bazı yeni aletler geliştirildi. Demir araç gereçlerle ormanlar kesildi; yeni alanlar tarıma açıldı; besin üretiminin artması sonucunda da hızlı nüfus artışları oldu. Ayrıca demir gemi yapımında da kullanılmaya başlandı.
Demir Çağı’nda (M.Ö. 1200-750/700) Anadolu yarımadası çeşitli topluluklara ait büyüklü küçüklü beyliklerin yönetiminde idi. Güney Anadolu’da ve kısmen Suriye’de olmak üzere Geç Hititler, Doğu Anadolu’da Hurrilerin devamı olan Urartular, Orta Anadolu’da Frygler, Batı Anadolu’da Lydialılar, Güneybatı Anadolu’da Lykialılar ve Ege’de İonlar üstün değerde uygarlıklar kurmuşlardır. Bu topluluklar Mısırlılar, Fenikeliler ve Babillilerle birlikte Hellen uygarlığı üzerinde büyük ölçüde etki yaparak, bugünkü dünya kültürünün oluşmasında önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Demir Çağında Toplumsal Dönüşümler
Demirin yaygın olarak, tüm toplumda kullanılır hale gelmesi özellikle zanaatler ve tarımda köklü değişikliklere yol açmıştı. Demirden yapılan iş ve tarım aletleri, hem mamul madde üretiminde hem de tarımda emeğin verimliliğini arttırmıştır. Üretici güçlerdeki bu gelişme toplumların üretim kapasitelerini son derece belirgin biçimde genişletti. Neolitik Devrimden itibaren toplulukların elde ettikleri gıda maddesi miktarını zaten artmıştı ve bu, sürekli bir nüfus artışına yol açtı. Artan nüfusu beslemek, yeni toprakları tarıma açmakla sağlandı ama bunun da bir sınırı vardı. Bronz Çağı’nda dahi bronz aletler geniş halk yığınları için ulaşılması güç bir maldı. Tam bu noktada üretici güçlerdeki belirtilen gelişme, yani demir aletlerin kullanılması, artan nüfusu besleme olanağı sağladı ve nüfus artışını destekledi. Öte yandan artan üretim, ticaretin ortaya çıkmasını ve gelişmesini sağladı. Sonuç olarak demir kullanan toplumların ekonomisi diğerlerine oranla büyük ölçüde gelişme göstermiştir. Özellikle ticaretin sağladığı gelir, varlıklı bir zümrenin ortaya çıkmasını sağladı. Bu durum geri dönerek üretimi ve ticareti teşvik etmiştir. Öte yandan toplumların büyüyen üretim kapasiteleri hükümdarların daha fazla sayıda asker beslemesine ve onları donatmasına olanak sağlamıştır. Dahası demir silahlarla donatılmış olan askeri gücün, bundan yoksun olan toplumların askeri güçleri karşısında kesin bir üstünlük sağlayacağı ortadadır. Dolayısıyla demir kullanımı bu toplumlara etki alanlarını genişletme olanağı sağlamıştır.
Demir Çağının Sonuçları
Demir aletlerin çok sayıda üretilmesi, daha sürekli yerleşim biçimlerinin ortaya çıkması sonucunu doğurdu. Öbür yandan, demirin silah yapımında kullanılması kitlelerin silahlanmasına ve 2000 yıl boyunca ardı kesilmeyecek büyük halk hareketlerinin başlayarak Avrupa ile Asya’nın çehresinin değişmesine neden oldu.
Türkiye ve Anadoluda Demir Çağı
M.Ö. 12. yüzyıl başlarında görülen Deniz ve Kuzey kavimlerinin göçleri ile Balkan kavimlerinin göçleri Anadolu'nun tarhinde yeni oluşumlara yol açmıştır. M.Ö. 3000'den beri Mezopotamya etkisinde bulunan Anadolu bu göçlerle yüzünü batıya çevirmiştir.
Batıdan gelen ilk etki günümüz Yunanistanında ilk Grek kültürünü oluşturan ve genellikle Mikenler adı ile anılan kavmin M.Ö. 2.binin ortalarında Doğu Akdeniz ve Anadolu'da ticaret kolonileri kurmaları ile başlamaktadır. Homeros'ta Achaioi olarak adlandırılan ve Akalar olarak bilinen bu ilk Hellen kavmi M.Ö. 16. yüzyılda Miletos'ta yerleşmiştir. Bu tarihten başlayarak Batı ve bir ölçüde de Orta Anadolu'da bulunan Miken keramik eserleri ile mezarlıkları bu bölgelerin Miken etki alanı içine girdiklerini göstermektedir. Miken eserlerinin bulunduğu bazı yerlere örnek olarak Miletos, Troya, Ephesos, Bodrum (Müskebi), Fraktin, Maşat, Bayraklı, Menemen verilebilir.
M.Ö. 1200-1050 tarihleri arasında Doğu Akdeniz bölgesine yapılan çeşitli göçler "Deniz Kavimleri Göçleri" olarak adlandırılmaktadır. Hitit Büyük Krallığının M.Ö. 1200'lerde zor durumda bulunmaları ve Myken Kırallığı'nın da gücünü yitirmiş olması Kuzey Avrupa'dan Balkanlara kadar değişen çeşitli bölgelerden gelen kavimlerin Anadolu'ya büyük dalgalar halinde saldırmalarına neden olmuştur. Bu saldırılara maruz kalan kentlerden biri de Troya VII a'dır. Güneydoğu Avrupa'dan gelen kavimler tarafından tahrip edilen Troya VII a kenti yerine kurulan Troya VII b kentinde bu kavime ait keramik parçalar bulunmuştur. Bu kavimler daha sonra M.Ö. 1200-1180 arasında Anadolu'nun diğer önemli kenti Hattuşa'yı yıkarak 1170-1160 tarihlerinde Asur sınırlarına kadar uzanmışlardır. Bu kavimlerden bazıları ise uzun bir süre Kuzeybatı Anadolu'da kalarak yerleşmişlerdir (Brig ve Mysi kavimleri gibi). Bu kavimler daha sonra buraya gelen Aiollerin baskısı altında Anadolu içlerine gitmek zorunda kalmışlardır. M.Ö. 1200'lerden başlayarak Anadolu'ya gelen bu Avrupalı kavimler uzun yıllar boyunca göçebe olarak bir yerden ötekine gittiklerinden yoğun bir kalıntı bırakmamışlardır. Bu kavimler içinde yerleşik düzene geçerek ilk devleti kuranlar Frygler olmuştur.
Demir Çağı'nda (M.Ö. 1200 - 750/700) Anadolu yarımadası çeşitli topluluklara ait büyüklü küçüklü beyliklerin yönetiminde idi. Güney Anadolu'da ve kısmen Suriye'de olmak üzere Geç Hititler, Doğu Anadolu'da Hurrilerin devamı olan Urartular, Orta Anadolu'da Frygler, Batı Anadolu'da Lydialılar, Güneybatı Anadolu'da Lykialılar ve Ege'de İonlar üstün değerde uygarlıklar kurmuşlardır. Bu topluluklar Mısırlılar, Fenikeliler ve Babillilerle birlikte Hellen uygarlığı üzerinde büyük ölçüde etki yaparak, bugünkü dünya kültürünün oluşmasında önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Tarih: 2014-03-19 22:00:00 Kategori: Edebiyat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.